23 Mayıs 2010 Pazar

Me and the City


Önümüzdeki hafta vizyona girecek Sex and the City çılgınlığı New York'ta tüm hızıyla sürüyor. Reklam panoları filmin afişleriyle, mağazalar filmde kullanılan ürünlerini sergilemekle, dergi kapakları filmin yıldızlarının röportajlarıyla, TV her gün filmle ilgili yeni haberlerle dolu. Anlayacağınız filmin geleceğini New York'ta unutmak imkansız. Times Square'de bile kocaman bir afiş Carrie'nin beyaz elbisesiyle yürüyen pozuyla kaplanmış. Film vizyona dünyanın bir çok büyük şehrinde aynı anda girecek. Eminim filme aynı ilgi Türkiye'de de vardır. Özellikle de Sex and the City fanatiği bayanlar aylar öncesinden gün saymaya başlamışlardır bile.

Önümüzdeki 2 hafta boyunca tatilde olacağım için bloguma pek yazabileceğimi sanmıyorum. O yüzden sizlere 2 haftalığına "Out of Office"deyim derken, bir Sex and the City sever olarak özellikle de en çok sevdiğim (ama her zaman alışveriş yapamadiğim :) mağazanın Sex and the City vitrin resimleriyle sizlere veda ediyorum. Gerçekten New York herhalde en mükemmel mağazası olan Bergdorf, Patrica Field'in stylingle kendine ve filme yakışır vitrinler yapmış. Yokluğumda gözlerinizde bayram etsin. "Beni ve Şehri" özleyinnnnnnn
Birbirinden eğlenceli konularımla 2 hafta sonra karşınızda olacağım :p
xoS







20 Mayıs 2010 Perşembe

New York English 102

Manhattan'da yaşayanların genelde Manhattan'dan başka bir yeri beğenmeme ve gitmeme gibi bir huyları var. Manhattan çok küçük bir ada olmasına rağmen aradığınız herşeyi burada bulabiliyorsunuz. Park desen Central Park, restoran desen sayısız restoran, club desen dünyanın en ünlü yıldızlarıyla dolu clublar, alışveriş desen -söyleyecek pek de bir lafa gerek yok :), bu liste böyle uzar gider. Tabi burada doğmamış ya da burayı kafasında o kadar da büyütmeyen insanlara bu koşulsuz sevgi saçma gelsede, Manhattan'da bir kısım insan varki, Manhattan'a sadece bir "köprü ya da tünel" kadar yakın olan Brooklyn, Queens, Long Island ve New Jersey'e hayatında adım atmamış ve atmayı da düşünmüyor, orda oturan insanları beğenmiyor. Bu insanlara sadece Manhattan yetiyor. İşte bu insanların, Manhattan dışında oturan insanlar için kullandığı bir kelime var : B&T (Bridge and Tunnel - Köprü ve Tünel), anlamı Manhattan'a köprü ya da tünelden geçerek gelen insanlar, ama asıl olarak bizdeki kıro, ya da basit ya da ayak gibi kullanılan bir kelime :)

Mesela yeni açılan bir restoran ya da club var diyelim, ve oraya Manhattan "elitleri" değilde, New Jersey'den Long Island'dan gelenler var, nasıl oluyorsa bunu hemen insanların tipinden anlayan "elitler", "Burası da B&T dolu" lafını yapıştırıyorlar :) Ya da bir partiye gitsem mi gitmesem mi diye sorarsanız, "Aman orası B&T dolu olur" diye bir cevap almanız mümkün.
Görüldüğü üzere eğer bir gün Manhattan dışında kalırsanız ve Manhattan "elitleri" arasına katılmak isterseniz, siz siz olun sakınnnnn Manhattan dışından geldiğinizi söylemeyin ya da belli etmeyin -nasıl oluyosa:)- yoksa hemen "bu da bir B&T" damgasını yersiniz :)

Bense Carrie'nin dediği gibi "You can take me out of Manhattan but you can't take me out of my shoes" diyorum :)

17 Mayıs 2010 Pazartesi

NY'a Yazın Geldiğini Anlamak


NY'da ne olmadan yaz gelmez: ("Karpuz kabuğu denize düşmeden yaz gelmez" diyen büyüklerimizden sonra NY'da bunlar olmadan yaz gelmiyor diyorum)

- "Memorial Day Weekend": Her sene Mayıs'ın son pazartesi günü aslında savaşlarda ölen askerleri hatırlama misyonundan çıkan Memorial Day tatili, daha çok yazın habercisi olarak kutlanıyor. Bu haftasonu, tüm Amerika'da "officially" yaz sezonu açılmış oluyor :) Pazartesi de tatil olduğu için herkesin yazlık yerlere kaçtığı, o Salı günü işe yanmadan gelenin ayıplandığı, haftalar öncesinde spor salonlarında insanların bu haftaya gün sayarak çalıştığı, tüm haftasonu bol bol barbekü partilerinin olduğu "Memorial Day Weekend"'ten sonra nerdeyse tüm iş yerleri yaz boyunca Cuma günü 2'den sonra kapanıyor. NY'da aynı zamanda Hamptons sezonunun da açıldığı bu haftasonunda, NY sokaklarında, NY'liların Hamptons'a kaçmalarıyla bütün yaz her haftasonu sürecek olan sessizlik de başlıyor. Yazı, Eylül ayındaki "Labor Day" aynı "Memorial Day"in yaptığı gibi "official" bir şekilde bitiriyor. Herkes son yaz tatillerine bu haftasonu gidiyor. Cuma iş saatleri normale dönüyor :(
"Demekki NY'a "Memorial Day" olmadan yaz gelmez !"

- Türkiye'den çok farklı olan bir yaz habercisi de, birbiri ardına her haftasonu vizyona giren milyonlarca dolar bütçeli "blockbuster" filmler. Iron Man 2'yle başlayan beklenen filmler silsilesi Robin Hood, Shrek, Sex and the City, Prince of Persia, Twilight, Killers, A-Team, Karate Kid ...... diyerekten her hafta birbirinden güzel filmin vizyona girmesiyle devam edecek. Yazın dışarda mı duralım yoksa bu güzel filmlerden hangi birini izleyelim diye kara kara düşünen ise gene bizler olacağız.
"Demekki NY'a "blockbuster" filmler vizyona girmeden yaz gelmez !"

- NY'da her gün birbiri ardına açılan roof top barları da yazın bir başka habercisi. Küçük ve tıka bası bir alana sahip olan Manhattan'da yaz geceleri en güzel nefes alınan ve trafik sesinden uzak olan yerler yüksek binaların üst katlarında yer alan roof top barlar. Geçtiğimiz haftalarda açılmaya başlayan "roof top"lar, pazartesi akşamları bile şimdiden dolu. Her gün yeni açılan bir roof top haberi almazsam yoksa havalar mı soğuyor diye korkuyor, rahat uyuyamıyorum.
"Demekki NY'a "roof top" barlar açılmadan yaz gelmez !"

- Kış boyunca masaları içeride olan restoranlar, yazın gelmesiyle masalarını sokaklara çıkarıyor. Böylelikle kaldırımlar yazın NY'da işlevlerini az da olsa değiştirmiş oluyor. Bütün kış rahat rahat yürüdüğümüz kaldırımlarda birden bire yürüyemecek kadar şıkışıyor, aç karnına yürürken hangi masadaki hangi yemeğe bakacağımızı şaşırıyoruz. Birçok farklı ülke mutfağının bir arada olduğu bir restoran cenneti olan NY'da, yazın yürürken sanki kısa bir dünya mutfakları turuna da çıkmış oluyoruz. Meksika yanına Hint yanına Çin yanına Amerikan derken, tok olan karnınızın açıkmaması mümkün olmuyor.
"Demekki NY'a restoranlar sokağa çıkmadan yaz gelmez !"

Son ve en komik yaz habercisi ise :)
- NY'da nerdeyse herkesin bir köpeği var(bazı insanların 3 köpeği olduğunu düşünürsek ortalamayı da herkese 1 köpeğe indirebiliriz). Çok da çimen, toprak ve bahçenin olmadığı Manhattan'da, kışın esen rüzgarlar ve yağan yağmur/karlarla yok olan ama havalar ısındıkça yayılan ve yok olmayan bu köpeklerin yaptığı çişler maalesef korkunç bir kokuya neden oluyor :) Yazın özellikle de çok sıcak havalarda iş yerlerinin olduğu bölgeler değil ama insanların yaşadığı bölgelerde sokakta yürürken gerçekten burun tıkası, parfüm şişesi ya da Allah'ım beni nezle yap temennileri ile yürümek istiyoruz.
"Demekkiiiiiiiii -son olarak- NY'a köpek çişi kokusu yayılmadan yaz gelmez !"

14 Mayıs 2010 Cuma

Eski bir dost geri döndü: Dolgu Topuklar

Ben açıkcası çok da dolgu topuk sever bir kişilik olmamama rağmen, gene de sizler için bu yaz çok populer olan dolgu toplukları araştırdım. Sizin için yapmayacağım yok gördüğünüz gibi :) Beğenmediğim ayakkabıları bile inceliyorum. Gerçi çirkin ayakkabı yoktur, kalitesiz ayakkabı vardır motosundan yola çıkarak, bütün ayakkabıların güzelliğini ben zaten baştan kabul etmişim bir kere :)
(Kalitesizden kastım kötü derili/materyalli ve kötü işçilikli)

Neyse gelelim konumuza, birkaç senedir çok da ortalarda görünmeyen, bir aralar hepimizin ayağından çıkartmadığı dolgu topuklu ayakkabılar bu sene tekrar "IN", özellikle de hasır ve tahta topuklu olanları. Yazın mini şortlarınızın altına, ya da her çeşit elbiseyle kombinleyebileceğiniz dolgu topluluklular her renkte ve yükseklikte var.

Eski dolgu topuk ayakkabılarınızı atmadıysanız, bu sene onları dolaplardan indirmenin tam zamanı, jübilelerini bu yaz alınları ak bir şekilde yapabilirler :)













(Sırasıyla Tory Burch,7Forallmankind,Michael Kors,Jimmy Choo(3),Christian Louboutin(3),Prada,Valentino)

13 Mayıs 2010 Perşembe

Bu yazın iki vazgeçilmezi: Mini Şortlar ve Dolgu Topuklar


Sonunda yaz geldiiii (tabi her sene Mayıs sonu yağan yağmurları da atlatırsak)!! Bu sene sıcaklarda herkesin giyeceği ve özellikle tekrar çok moda olan iki şey: Mini şortlar ve hasır dolgu topuk ayakkabılar(tekrar moda olan bunlar, şortlar her yaz moda :).
Bütün vitrinler mini (özellikle) kot şortlarla dolu. Üstüne sadece beyaz bir T-shirtle gündüz çok spor olabilecek şortlarınızı, gece topuklu ayakkabılarla çok da şık bir hale getirebilirsiniz. Hemen hemen bütün jean markalarının yırtık, koyu-açık renk, bol-dar ve daha birçok farklı tarzda modelleri şimdiden tükenmek üzere, hatta bazıları tükendi. Havanın birazcık ısındığı Nisan günlerinde bile her yerde mini kot şortlarla dolaşanlara rastlamaya başlamıştım, bu da yazın başka birşey görmeyeceğim anlamına geliyor. İstanbul'un her yerinde o kadar da rahat bu kadar kısa şort giyilemese de, bence mutlaka yazın gireceğiniz şıklık yarışlarında mini kot şortları yabana atmayın, dereceye girersiniz :)

(Yarın da dolgu topuk ayakkabılar geliyorrrr )






11 Mayıs 2010 Salı

Geçtiğimiz hafta NY #3


- Bu hafta New York'ta "yılın en şık gecesi" olarak da bilinen Met Costume Instute Gala ile başladı. Her sene Metropolitan Museum of Art'ta yapılan galaya New York elitleri ve Hollywood ünlüleri birbirinden şık elbiseleriyle katıldı, gözlerimiz bayram yaptı. Bu sene seçmekte çok da zorlansamda favorilerim :






- New York'ta hava mevsim normallerinde seyrederken, bir çok restoranın haftasonu brunch partilerine başlaması yazın geldiğini hissettirirken, havaların daha da ısınmasını istememize sebep oldu.

- Beyonce yeni videosu "Why don't you love me?"yi sessiz sedasız yayınlandı. 1950'lerdeki ev kadınlarından esinlenerek çekilen videoda, özellikle Beyonce'nin 6 Grammysinin tozunu alması kıskançlık yarattı.


- Perşembe günü P&G'nin hisse fiyatları ile ilgili yapılan "yanlışlık" yüzünden New York Stock Exchange 1000 puan düşerek, Türkiye dahil bütün dünya borsalarında düşüşe sebep oldu. Yanlışlığın teknik bir bilgisayar hatasından kaynaklandığını söyleyen yetkililer, "hiç mi kimse bu bilgisayarları kontrol etmez yahuu" dedirtti.

- Halle Berry, ünlü bebekler arasında bence en güzeli olan kızının model babasından boşandı.


- Haftalardır beklenen Iron Man 2, 133.6 milyon dolar hasılatıyla bu haftanın en çok seyredilen filmi olarak beklendiği gibi birinci sırada yerini aldı.

- Altın kızların sevilen oyuncusu Betty White, SNL(Saturday Night Live)'ın bu haftaki konuk oyuncusu oldu. Acaba 80 yaşına kadar yaşar mıyız diye düşünen bizlere, 88 yaşındaki oyuncunun gösterdiği mükemmel performans "Maşallah" dedirtti.Betty White'nın yer aldığı SNL, son bir buçuk yılın en yüksek ratinglerini aldı.


-Nashville'de gerçekleşen büyük sel otuza yakın kişinin ölümüne neden oldu.



- Amerika'nın bir numaralı talk show sunucusu Oprah'ın "O" dergisi birçok ünlünün katılımıyla Times Square'de 10. yılını kutladı. (Tabiki Mehmet Öz bu partiyi kaçırmadı)

-Önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek olan Miss USA güzellik yarışması yarışmacılarının, Victoria's Secret modellerini aratmayan siyah-beyaz katalog resimleri kadın hakları dernekleri başta olmak üzere, feministler, aşırı sağcılar ve kıskanç şişko kadınlar tarafından "yuh"landı. Rating düşkünü ve organizasyonun sahibi Donald Trump'un avuçlarını ovuşturmasına sebep oldu.



- Daha yaz geldi geliyor derken, Saks ve Bergdorf'ta başlayan sonbahar sezonu previewları, "herhalde hiçbir zaman onların bu hızına yetişemeyeceğiz :(" dedirtti.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Yeni Nesil Cips: PopChips


Abur cuburu kim sevmez??? Özellikle de patates cipslerini ! En çok sevdiğim "abur cubur" diyebileceğim patates cipslerini, ne yazıkki hiçbir zaman içim rahat yiyememişimdir, eminim (maalesef) bir çoğunuz da benle bu konuda aynı hisleri paylaşıyor. Her yiyiş sonrası keşke daha az yeseydim, keşke yemeseydim, az yedim gerçi, spora mı gitsem, bir daha yemiycem, bir tane daha yiyim bu son gibi binbir farklı düşünce beynimde dönerken, midem mutlu mutlu gülümsüyor oluyor. Ama bu mutluluk kısa sürüyor çünkü çok da kızartma yemeye alışkın olmayan midem bir süre sonra mutluluğunu ağrılara bırakıyor. İşte bütün bu vicdan azabı ve mide ağrılarıma bulduğum bir çareyi sizinle paylaşmak istiyorum: PopChips!

Fırınlanmamış ve kızartılmamış, sadece tabiri yerindeyse "Patlatılmış" bir patates cipsi. Baskı ve ısıyla patlayan patateslerin, diğer cipslerden çok da farklı bir tadı yok. Karabiberli, sourcream ve soğanlı, barbeku soslu, parmesanlı ve daha farklı birçok aromalı olan Popchipsler hem sağlıklı hem de naturel. Ayrıca yedikten sonra midenizin ağrımadığı gibi kafanızda rahat kalıyor, çünkü Popchipslerin kalorisi de diğer patates cipslerinde üçte bir daha az. (Bazı cipslerinden çok daha az)
Yolunuz buralara düşerse, canınızda cips çekerse, gene her zamanki gibi de rejimdeyseniz, ya da sadece sağlığınız için kızartma yemek istemiyorsanız sizi de bir Popchips paketi patlatmaya davet ediyorum. Hem midenizin, hem de kafanızın rahat olacağı garanti :)

From the moment you were born, She has been your number one fan


En karsılıksız, en masum, en mükemmel sevgi anne sevgisi.... Birisiyle kavga etseniz ağlayacağınız insan o olur, işinize siniriniz bozulsa sinirizi çıkaracağınız insan o, hayat bana ne kadar da haksız diyecekseniz gene o yanınızda sizi teselli ediyor olur. Acılarınızı, en mutlu gününüzü, en heyecanlı haberinizi, en kötü hatıranızın en korkulu anınızın tesellisi gene o olur.
Bir çok annenin evladına ağlamasını, yardımını, affetmesini, karşılıksız sevgisini, hiç vazgeçmemesini hayranım. Ne olursa olsun kendi cocuğunun en mükemmel olduguna inanmak, yanlışı olsa da bir sebep bulup onu affetmek, en komik en saçma hareketleri bile sevmek herhalde sadece bu dünyada annelere mahsustur.

Herkesin annesi tabiki kendine en mükemmeldir, bütün anne arkadaşlarım tabiki en mükemmel anne olmaya çalışıyorlardır ama herkes gibi benim annem bence bu dünyadaki en mükemmel, en fedakar, en enlere layık anne :)

Seni çok seviyorum anneciğim, inşallah çocuklarım olunca benim onlar için yapacağım fedakarlıkları senin benim için yaptıklarını benim anladığım ve hissetiğim kadar çok anlayabilirler, onlara senin kadar mükemmel bir anne olurum. Anneler gününde gene senden ayrı olmak çok zor, seni çok seviyorum, çok özlüyorum :(

Herkesin anneler gunu kutlu olsun !

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Bugün "Cinco de Mayo", Neşe Doluyor İnsan


Farklı kültürden insanlarla bir arada yaşamanın en güzel yanlarından biri de her farklı kültürün en güzel bayramını beraber kutlama şansına sahip olmak. Bugün de NY'da ve eminim Amerika'nın çoğu yerinde öyle bir gün, bugün "Cinco de Mayo".
Bilmeyenler için anlatayım; "Cinco de Mayo", bir Meksika bayramı, 150 yıl önce Meksikalıların Fransızlara karşı aldıkları zaferin yıl dönümü. Eğlenmeyi seven sevgili Meksikalılar tabiki bugünü, danslı, içkili ve müzikle eğlence dolu bir güne çevirmişler. Son birkaç gündür marketlerde avokado, lime, tekila, bira(tabiki Corona), cips ve salsa stokları tükendi. Bütün Meksika restoranları bugün için özel bir menü, özel bir etkinlik hazırlığı içinde. Ayrıca tekila shutlarının bol olacağı ev partileri de cabası :)
Benim "Cinco de Mayo"da en çok sevdiğim ise guacamole ve nacholarla beraber buz gibi bir çilekli margarita :) Tabiki yanında Meksika gitarı ve maracaslarıyla Meksika müzikleri...

4 Mayıs 2010 Salı

Geçtiğimiz hafta NY #2


Bir önceki "Geçtiğimiz hafta NY" yazım çok beğenildi, o yüzden her hafta NY'dan updateler vermeye çalışacağım. NY'da neler olmuş, neler konuşulmuş, neler izlenmiş, neler populermiş bir göz atalım :) NY'dan geri kalmayalım:

- NY'a bombasını vuran haber, tahmin edileceği gibi Times Square'de bulunan bomba oldu. Özellikle havaların ısınmasıyla daha da kalabalıklaşan Times Square'de eğer o bomba patlasaydı, kaç kişi zarar görürdü tahmin bile edemiyorum.

- Sandra Bullock'un boşanma davası daha manşetlerden inmeden, çıkan yeni evlat edinme haberi özellikle de bunu herkesten gizli olarak yapmış olması ve saklayabilmesi şok etkisi yarattı. Sandra Bullock'un bebeğiyle verdiği ilk röportaj People dergisine kapak ve haftanın en çok konuşulan olaylarından biri oldu.


- Arizona'da yeni kabul edilen "Support Our Law Enforcement and Safe Neighborhoods Act" büyük tartışma yarattı. Bu yasaya göre, yasal olarak Arizona'da bulunmadığından şüphelenilen herkese, her an kimlikleri ve vize belgeleri sorulabilecek. Tabi ki bu yasa beraberinde insanlar tipine göre fişlenecek mi soru işaretlerini beraberinde getirdi.

- NY'da hava haftasonuna doğru 30 dereceleri buldu. Daha yeni dolaplardan çıkan T-Shirtlerin yanına hemen şortlarda eklendi, evlerde klimalar çalışmaya başladı.

- BP'nın petrol borularından Meksika körfezine yayılan ve bütün deniz canlılarını etkileyen petrol akıntısı üzüntü yarattı.


- Korku filminin fendi çizgi filmi yendi. Bu hafta vizyona giren "A Nightmare on Elm Street" haftanın en çok seyredilen filmi olarak, "How to Train Your Dragon"u tahtından indirdi.

- Önümüzdeki hafta vizyona girecek "Iron Man 2" filminin yapılan galasında Scarlett Johansson mı daha güzel, Gwyneth Paltrow mu sorusunu tartışmaya açtı.



-Lost'un geçen hafta olmaması beni üzüntüye boğarken, artık bitsin diye merakla beklediğimiz sonunu bir hafta daha erteledi.

- 4 Mayıs'ta raflarda yerini alacak olan eski first lady Laura Bush'un yazdığı "Spoken From the Heart" adlı kitap büyük bir promosyon patlamasıyla tanıtıldı. Herkesin merakla konuştuğu bölüm ise "9/11" zamanını Laura Bush'un perspektifinden görmek ve Laura Bush'un gençliğinde bir trafik kazasında arkadaşını öldürmüş olması oldu.


- MTV en çok izlenilen ve beğenilen reality dizilerinden "The Hills" ve "The City"nin yeni sezonları başladı. Salı gecelerime Lost'un yanında yeni bir heyecan katıldı.


- Barack Obama'nın ve bir çok ünlünün katıldığı ve her sene yapılan "White House Correspondant Dinner"ında bu sene en çok konuşulan Barack Obama'nın Jay Leno'yla dalga geçmesi oldu.




Şimdilik NY'dan bu kadar, bakalım yeni hafta hepimize neler getirecek....